Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TV100’e konuk olduğu Taksim Meydanı programında açıklamalarda bulundu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Deniz Gürel’e özel açıklamalarda bulundu.
Deniz Gürel, Bakan Tunç ile yaptığı görüşmeyi şu ifadelerle anlattı:
“Akşam saatlerinde Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile bir görüşme gerçekleştirdim. ‘AYM ve Yargıtay anlaşmazlığı önemli bir gündem maddesi nasıl değerlendiriyorsunuz’ diye sordum. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç dedi ki ‘Burada tartışmaya yol açan 2 mahkemenin 2 kararı meselesi karşımızda konu aslında açık. Can Atalay’la ilgili soruşturma milletvekili seçilmesinden önce başladı buradaki en önemli detay bu.
“BÜYÜK BİR YARGI KRİZİ OLARAK NİTELEMEK DOĞRU DEĞİL”
Anayasanın 14. maddesindeki devletin güvenliğiyle ilgili maddeye takıldığı için de milletvekili seçildiği halde yargılaması devam etti Can Atalay’ın ve tutukluluk hali de bu yüzden devam ediyor. Eğer bunun aksi mantıkla gidilirse terör örgütü elebaşlarından bir tanesi aday gösterilse ve bu kişilerin Türkiye’de olmadıkları için yargılaması yapılamadığı kaçak oldukları için suçları sabit olamadı ve ceza alamadıkları için o zaman milletvekili seçilecekler bu kabul edilebilir bir durum mu? Ayrıca bu durum Anayasa Mahkemesi’yle Yargıtay’ın ilk karşı karşıya gelmesi değil bunu büyük bir yargı krizi olarak nitelemek doğru değil’.
“AİHM KARARLARI YENİDEN YARGILANMA SEBEBİ AMA AYM KARARLARI DEĞİL”
Ben Sayın Bakan Tunç’a ‘Anayasa Mahkemesi’yle diğer üst mahkemeler arasındaki fikir ayrılıkları nasıl giderilecek?’ diye sordum. Bakan ‘Anayasa Mahkemesi’nin kanunu var hak ihlalinin ortadan kaldırılması için yeniden yargılamayı düzenleyen 50. madde var biz Anayasa Mahkemesi kararlarının ceza mahkemesi kanuna, yargının yenilenmesi maddesine almadık. AİHM kararları yeniden yargılanma sebebi ama AYM kararları değil, burada bir eksiklik var.
“O DÖNEM KİMSENİN SESİ ÇIKMAMIŞTI”
Mesela AİHM bir karar verdiğinde mahkeme bakıyor yeniden yargılama yapıyor. Bunun en çarpıcı örneği ise Öcalan konusu. Mahkeme yeniden yargılama yaptı bu konuyla ilgili o dönem kimsenin sesi çıkmamıştı. AYM diyor ki ‘AİHM gibi değil ben infazı durdururum, her türlü kararı verdiririm’ verdiği kararlarla orada bir düzenleme ihtiyacı var 50. maddede. Onun dışında esas konu ve bu soruların genel çözümü ayanaysa değişikliği’ ifadelerini kullandı.
“DOKUNULMAZLIK MESELESİNDE FARKLI KARARLAR VERİYOR”
‘Muhalefetin yargı krizi tanımlamasına, iddialarına ne diyorsunuz?’ dedim Sayın Bakan, ‘Maalesef muhalefet bu havaya büründürmeye çalışıyor, iki yüksek mahkeme arasındaki yorum farkından kaynaklanan bir durum var. Yargıtay anayasanın maddelerini nasıl uyguluyorsa mevcut durumda da böyle uygulansın. Anayasa Mahkemesi de son birkaç dokunulmazlık meselesinde farklı kararlar veriyor. Anayasanın 83. ve 14. maddesine kendi yorumuyla uygulanamaz hale getiriyor işin esası bu. Genelde CHP bunu son zamanlarda hep yapıyor.
“ÇARE TBMM’DİR
Enis Berberoğlu’nda da bunu yapmıştı, bu CHP’de usul haline geldi. Devletin ve milletin güvenliğine aykırı suçlardan yargılanması devam eden kişileri hapisten çıkarmak için milletvekili göstermek gibi bir adet gelişti. Çözüm geniş mutabakatla yapılmış bir anayasa, bu uzun vadeli çözüm. Kısmi değişiklikle de uzlaşma sağlanabilir. AYM’nin kuruluş kanununda 50. maddede değişiklik yapılabilir yine muhalefetle görüşmekte fayda var bizim kapılarımız kendilerine açık, diyaloğa hazırız bunun siyasi darbeyle falan alakası yok. İki mahkememizin iki kararı var, bu ilkte değil. AYM’nin daha önce Yargıtaydan geçmiş kararlarla ilgili benzer pek çok kararı var. Bu konu siyasallaştırıldığı için öne çıkan bir konu. Hukuk için de çözmemiz gerekiyor. Çare TBMM’dir. Konuyu gündemine muhakkak alacak, sorun çözülecek kimsenin endişesi olmasın’ ifadelerini kullandı.
patronlardunyasi.com